Doğrudan teknolojik bir ürün olmayıp Japon mucizesi olarak nitelendirilebilecek (veya nitelendirilemeyecek, bu kısım biraz müphem) son bir yılın ve takip eden ayların yükselen trendi Bitcoin, planet eksenindeki gelişmiş piyasalarda banknot koleksiyonlarına yeni eserler eklemeyi amaçlayan küçük, orta ve büyük boy yatırımcının epey kere dikkatini çekmekte. Dünya piyasalarında epeyce yayılan bu para birimi, milli hobisi köşe dönmek olup bu uğurda göz ve budak kapışmasında gözlerini feda etmeye hazır bir şekilde nice bankerlerin kapısında yatarak badireler atlatıp dolara ve marka yüksek faiz almak için banka kapılarını arşınlarken bir sabah bütün parasının buhar olduğunu gören, bütün bunlara rağmen halen umudunu kaybetmeyip kapıları içten ve dıştan zorlamaya devam eden necip Türk milletinin henüz yeterince dikkatini çekememiş görünüyor.
Bitcoin uygulamasının kısa zaman içinde bu denli yaygınlaşması ilgi çekici bir durum. Esasen bu durumun temelleri uzun bir süre önce internet ağları sayesinde atılmıştı. Burada yapılan bankacılık işlemleri ve fon transferleri sayesinde bin yıllardır hükümranlığını sürdüren kağıt paranın yerini alıp onu ikame edecek sanal araçların ortaya çıkacağı gören gözler tarafından anlaşılmıştı. Her şeyin sanal ortamdan halledilebildiği mevcut durumda, paranın gerçekliğinin de zaman içerisinde ortadan kalkmaması da abes olurdu zaten. Madencilik işleminin dahi sanal ortamda yapıldığı bir para birimi olarak Bitcoin, beraberinde spekülatif faaliyetlere sebep olabileceği endişesiyle de eleştiri okları tarafından sık sık hedef alınmakta.
Burada bu para biriminin küresel kapitalizmin kurtarıcısı olup olmayacağı veya beraberinde ekonimileri ne yönde etkileyeceği türünden sorular da elbette ön plana çıkıyor. Gelişen teknoloji sayesinde mali krizleri daha kolay aşabildiği söylenen küresel ekonomilerde, sanal paraya geçiş döneminin yaratacağı sancıların ortaya çıkarabileceği bir mali kriz mümkün müdür sorusu da akılları kurcalıyor elbette. Önümüzdeki 10 yıl içerisinde sanal paranın karşı karşıya kalabileceği aşırı taleple beraber değerlenmesi sonucunda reel sektörün de etkilenebileceği ve 1929 Krizinde borsanın yarattığı dalganın bir benzerinin görülmesi ihtimaller arasında diye düşünmekteyim. Malum, piyasaların kırılganlığı sanal veya gerçek, somut veya soyut meta ve para dinlemiyor. Burada önemli olan Bitcoin'in piyasa üzerinde belirleyici güç olma süresi olacak. Şu anda bakıldığında bu süre kısalmış gibi görünüyor (herhangi bir terslik yaşanmazsa) Büyük Buhran devrinde bu süre zamanın ruhunun da etkisiyle (teknolojinin erişkin olmayışı, alım satım işlemlerinin klasik usullerle yapılması vb.) epey uzun sürmüştü. Bu kez ortaya çıkabilecek dalgalanma, Tsunami mi Kasırga mı olur elbette bunu öngörmek şu anda güç. Ama iktisadın her devrinde farklı metalar veya para birimleri üzerinden yaşanan aşırı değerlenme ve bunun neden olduğu krizler ve iktisadi tarihten alınan dersler, ihtimali epeyce kuvvetlendiriyor. Buradan tüm iktisat alemini (Açıköğretim okumuş iktisat mezunları da dahil) göreve çağırıyorum. İşaret fişeğini ben buradan gönderdim, sıra sizde.Vurun Roubini'ler, kriz kahinliği günüdür.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder