14 Ağustos 2017 Pazartesi

Doksanlı Yılların Kitlesel Ansiklopedi Furyası

Çok da uzak olmayan zamanın birinde bilgi açlığının doruklarında gezinen yurdum insanını can evinden vurarak imdadına yetişen, devrin ciltli ve ciltlerinin toplamı Kareem Abdul Jabbar ile kıyasıya rekabet halinde bulunan yegane bilgi kaynağı ansiklopediler memleket havalisinde bilgi kasırgaları estirerek yeni bir furya başlatmıştı. Necip Türk milletinin takdire şayan bir biçimde o dönemki promosyon furyasından nasiplenme çabası başlı başına bir örnek olay olarak medya tarihinde yerini almakla beraber oturma odalarında iz bıraktı.

Geleceğe Dönüş serisinde bir dönemin çocuklarının çokça görüp özendikleri uçan arabaların 2000'li yıllarda var olacağı inancının taşındığı dönemlerde kupon karşılığı alınmasına karşın, milenyumun üzerinden 17 yıl 8 ay geçmesi ve malum uzay araçlarının yerinde esen tornadolara rağmen bu ansiklopedi takımları halen 1970 model raflarda ilk günkü tazeliğini ve bahar esintisini yaymaktadır. (demek isterdim ama bahar esintisi falan hak getire tabi, o esintiler isviçre menşeili bilim adamlarının inatçı lekelerle başrolleri paylaştığı deterjan ve yumuşatıcı reklamlarında görülebiliyor ancak) Benim bu seri içerisinde en sevdiğim Milliyet'in yanılmıyorsam 1993'te verdiği Memo Larousse idi. Genel ansiklopedi formatından farklı olan bu neşriyatın belli konu başlıklarını resimli ve örnekli şekilde anlatması ol vakitler dikkatimi çekmişti. Örneğin bu eser reklamcılık başlığı altında reklamın tarihçesini ve dünyadaki örneklerini gazete ve sokak ilanlarının revaçta olup, bugünkü kitle iletişim araçlarının prematüre adayı dahi olmadığı dönemlerden ele alıp önünüze koyuyordu. Her konunun diğer ansiklopedilerde bulunması imkansız olan bu tür görsellerle zenginleştirilmesi elbette ki 8-9 yaşlarında bir çocuk için ilgi çekiciydi. Yine o dönemlerde Sabah'ın kuşe kağıda baskılı olarak verdiği Grolier Americana serisi de kağıt kalitesi/içerik oranlaması itibariyle devrin en kaliteli ürünüydü. Ama Memo Larousse ile kıyaslandığında daha resmi kalması ve klasik ansiklopedi çerçevesinden sıyrılamamasından mütevellit bencileyin Memo Larouuse hep bir adım öndeydi. Yine devrin kayda değer bir ürünü olan Milliyet'in 1991 senesinde verdiği Büyük Türkiye Ansiklopedisinden de epeyce faydalanmışımdır. Bu neşriyatta da iller plaka sırasına göre ele alınıyor ve o ilin yemekleri, ünlüleri ve futbol takımları hakkında geniş bilgiye sahip olabiliyordunuz. Yani hangi magazin şahsının hangi memleket kütüğüne kayıtlı olduğunu merak eden malumatfuruş şahıslar için güzel bir kaynaktı. Bendeniz tabi o yaşlarda daha çok futbol takımlarına ve futbolculara meraklı olduğumdan bu yayını seviyordum. Yine Sabah'ın ürünü olan Gelişim Hachette'in de devrin iyi ürünlerinden olduğunu belirtmek gerek, koku hafızamda sayfalarının bıraktığı iz ön planda olmak şartıyla tabi ki.

Söz konusu dönemde gazeteler bu furyaya başlamadan önce yat, kat, lüks apartman daireleri vererek promosyon çılgınlığına adım atmışlardı. Sonra astar ile yüz arasında doğan fiyat farkından dolayı mıdır yoksa fazla yüksekten uçtuk, biraz da deniz seviyesinde dolanalım hem bize maliyeti de az olur demelerinden midir bilinmez bu parlak fikir bir parlak zihnin imbiğinden süzülerek hacmen büyüdü ve bir furya halini aldı. Devrin en ünlü sanatçılarının oynadığı bizim ansiklopedimiz sizi tek aparkatta yere serer, hayır bizim ansiklopedimiz sizi Osmanlı usulü silleler temalı olup zaman içinde kim daha uzağa atış yapacak ana fikrine sahip bir şekilde karşılıklı diss atmaya dönüşmüş ve ne anlama geldiğini adını koyanların dahi bilmediği Herkül Mega Kuponlar havada uçuşurken birbirlerine temas etmemek için azami gayret göstermişlerdir. Necip Türk milleri ise çoluğumuz çocuğumuz kütüphane kapılarında sürünmesin, onların da birer takım setleri olsun diye düşünerek kupon biriktirmeye başlamıştır. Ancak muazzam bir öngörüsüzlükle aynı devirlerde (ki 1993 baharına denk gelir) ODTÜ'de başlayan internet ağı çalışmalarının zamanla yaygınlaşıp 2000'li yıllarda internetin her evde yerini almasıyla bu ansiklopediler erken nostalji ürünü olarak raflarda ömür çürütmeye devam ettiler. Kimisi eskiciye veya kağıt toplayıcılara yar oldu, kimisi ise yar olacağı günü beklemekte. Necip Türk Medyası cephesinde ise nerede o eski savaşlar yankıları ara ara duyulmakta, tarafların göz pınarları mazinin hicranıyla sel olup taşmaktadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder